"Aşkın sihirli şarkısı yüzlerce dildedir,
İspanya neş’esiyle bu akşam bu zildedir."
Yahya Kemal
Madrid... Ispanya'nın başkenti.İber Yarımadası'nın ortasinda parıldayan güneşin anavatanı... Flamenko dansından ve müziğinden, boğa güreşlerinden ayri dusunulemeyen sehir Madrid...
Tarihsel olarak İspanya´nin bir çok şehrinden daha yeni oldugunu soyleyebiliriz. 9.yy’da Arap Emiri Muhammed’in döneminde kurulmuş bir şehir..
Manzanares Irmağına bakan kayalık bir çıkıntı üzerinde kurulu Alhazar´ın çevresinde gelişen şehirden 932 tarihli kayıtlarda Arapça "su kanalı" anlamına gelen Macerit adıyla bahsedilir. 1083 yılında şehir Müslümanlar'dan Kastilya Krallığı'na geçti. Alhazar'ın 1466'daki depremde yıkılmasından sonra inşa edilen ortaçağ kraliyet sarayı, şehrin gelişmesine yeni bir hız kazandırdı. 1561'de Kral II. Felipe
İspanya'nın merkezinde olduğu için şehri başkent yapmayı uygun buldu. 1759-1788 arasındaki III. Carlos
döneminde geniş cadde ve meydanların açılmasıyla planlı bir gelişme başladı. Napolyon Savaşları (1800-1815) sırasında Fransız işgali altına giren Madrid, Joseph Bonaparte'in tahta geçmesinden sonra başlayan milli ayaklanmada öncü bir rol oynadı. On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında şehre modern bir görünüm kazandıran planlı bir yapılaşma başladı. İspanya iç savaşı (1936-1939) sırasında ağır bombardımanlara maruz kalan Madrid büyük bir yıkıma uğradı. Ancak bundan sonra geniş çaplı bir onarım dönemi başladı. Şehrin gelişmesi zamanla çevredeki banliyöleri de içine aldı. 1960'lardaki değişimlerde tarihi mirasa ağır darbeler indirilmekle beraber, sonraki yıllarda tarihi yapıları koruma tedbirleri alındı.
Anlatılanlara göre Mağribi istilası sırasında Toledo şehrini korumak için bugünki Madrid sarayının olduğu yerde “Mayrit” adı ile bir kale kurulmuş ve ilk yerleşim daha çok rahipler tarafından yapılmış. Daha sonra “Madrilenos” denen daha çok tarım ve ticaret ile uğraşan çalışan sınıf oluşmaya başlamış.13.yy’da Kilise ve Madrilenos arasında av sahalarının kullanımı konusunda bir çatışma çıkmış ve alınan karara göre mal sahibi kilise ama avlanan ürünler Madrilenos’lara ait denmiş.Buradan da Madrid’in sembolu sayılan ve Puerta Del Sol ( Madridlilerin buluştukları bir merkez.) meydanında bulunan ağacı koklayan ayı (kilisenin o zamanki amblemi) çıkmış.
Agaca tirmanan ayi heykeli
Pascual de Mena tarafından yapılmış bu heykel Madrid şehrinin amblemi. İspanya'nın bu noktasıni merkez kabul edersek , şehri iyi tanımak için,buradan çeşitli yönlere açılan anacaddeler üzerinde yürüyüşler yapilabilir.
Kentin bugünkü güzelliğini borçlu olduğu görkemli bulvarları ve meydanları 17, 18 19 yüzyıllardan kalmadır.
Calle de Alcala
alisveris caddelerinden biri...
Cibeles Fiskiyesi&Plaza de Cibeles
Tanrıça Kibele'ye adanmış meydanın ortasında muhteşem bir çeşme yer alıyor.
Madrid’in bu bereketli av toprakları çok ilgi çekmiş.İspanya krallığı evlilikler nedeni ile genelde İspanyollar dışında yönetildiği çok zaman olmuş. 1561’de resmi başkent olduğunda 80,000 nüfusu olan Madrid bugun 3 milyondan fazla kişiye ev sahipliği yapmakta.Hasburglar, Burbonlar gibi değişik hanedanlar tarafından yönetildiklerinden şehrin gelişimi de bu paralelde gerçekleşmiş. Eski şehir denen kısım Burbon bölümüne genişlemiş sonra daha yeni ve lüks bölümler eklenmiş. Kendi iç savaşları dışından ciddi bir savaş görmediği için şehirde korunarak bugüne ulaşmış eserler çok. Madrid’in tarih boyunca önemli özelliği bir kültür başkenti olması. Madrid,tarih boyunca Velazques, Goya
Francisco José de Goya y Lucientes 1746 -1828
İspanyol bir ressam ve matbaacıydı. Goya, portre tasarımları ile ünlüydü, ve yaptığı tasarımlarla bir çok yeniliklere sanat dünyasını yönlendirdi. Modern sanatın ilk adımı olarak görülmektedir. Gelecek kuşaklarda başlıca ClaudeMonet ve Pablo Picasso Goya'nın stilini benimsemiştir.
Goya'nın eserlerinin büyük bir bölümü Madrid'de Museo del Prado'da sergilenmektedir.
Ayrica meşhur Cervantes’e ev sahipliği yapmıştir. Miguel de Cervantes Saavedra, İspanyol romancı, şair ve oyun yazarı.1547-1616 7 Ekim 1571'de Osmanlı donanmasıyla Lepanto (İnebahtı) Körfezinde yapılan İnebahtı Deniz Savaşı'na katılan Marquesa adlı kadırgada bulunan Cervantes kahramanca çarpıştı; iki kez göğsünden yaralandı, bir top güllesiyle sol elini kaybetti. Daha sonra Osmanlılar tarafından tutsak edilen Cervantes, 1575-1580 yılları arasında Cezayir´de esir olarak yaşamıştır. Ancak orada da dolandırıcılıkla itham edilip hapse atılmıştır. Burada yazmaya daha sıkı sarılmıştır. Yaşamının sonlarına doğru ünlü eseri Don Quijote (Don Kişot)'u hapishanede kaleme almıştır ve bu eseri sayesinde tüm dünyada tanınmıştır. Eserde yazarın kendi hayatıyla alay ettiği ve kahramanla aralarında çokça benzerlikler olduğu görülür. Don Kişot dünyanın en çok okunan eserlerinden biridir ve 38 dile çevrilmiştir.
Ayrica Madrid, bugun büyüklüğüne göre en çok sanat müzesi barındıran şehirlerden biri durumunda.
Daha fazlasi icin asagidaki linkten bilgi alabilirsiniz...
Turistler icin şehirde gezmenin en iyi yolunun metroya binmek yada yürümek oldugunu soyleyebiliriz.Trafik ozellikle turistlerin oldugu yerlerde oldukca yogun.
Plaza Mayor
Plaza Mayor: XVII. yüzyılda yapılan ve kemerlerin çevrelediği tarihi meydan. Bugün de orijinal dokusunu aynen koruyor. III. Felipe'nin iktidarında 1619'da tamamlandı. Habsburg hanedanı 1700’e dek Madrid’in tarihine damgasını vurdu ve kentin en eski bölümü San Francisco el Grande, Sol, Plaza Mayor ve Palacio Real tarafından çevrelenen alan, şimdi Habsburg’ların adına atfen ‘Los Austrias’ olarak anılıyor. Gerçekte Plaza Mayor Habsburg’ların gerçekten hak iddia edebileceği az sayıda yerden biri. 1990’larda eklenen parlak duvarlarıyla şık kemerli meydan, emperyal Madrid’in en büyük festival ve törenlerinin; karnaval ve boğa güreşlerinin gerçekleştiği yerdi.Simdilerde, pazarları madeni para ve pul koleksiyoncuları pazarlarına ve fiesta zamanı canlı dans gruplarına ev sahipliği yapıyor. Burada turistler geleneksel dükkanlar etrafında dolaşıp karşı konulmaz kaldırım kafelerinde bir kahve içmeye geliyor. III. Felipe'nin atlı heykeli meydanın ortasında.
Madrid'in kuzeyindeki bu cadde tarihsel goruntusuyle sehrin en popular alış-veriş merkezidir.
Gran Via caddesi,
Kraliyet Sarayı ...
Buralar alışveriş, yemek, eğlence ve kalabalığa karışmak için en turistik bölgeler.Hemen arkasindan Burbon bolumu basliyor.Burada muhteşem Prado müzesi, Dünya'nın en önemli müzelerinden biri olan, 19 Kasım 1819'da Jean de Villanueva'nın yapmış olduğu yapıda hizmete giren Prado Müzesi, krallık koleksiyonlarının biraraya getirilmesiyle oluşturulmuştur.
İspanyol ressamlarının (El Greco, Velazquez, Goya, vb.) ve Hollanda ressamlarının (Bosch, Rubens, vb.) pek çoğunun yapıtlarının yanı sıra, birçok heykel, çizim vb. sanat yapıtı içermektedir.
Museo Nacional del Prado
Thyssen-Bornemisza müzesi,Cibeles meydanı